Merhaba Değerli Okurlar,
Toplumun bir yansıması olarak kaleme aldığım yazılarda, gözden kaçan noktaları yakalamaya ve tartışılması gereken konulara ışık tutmaya çalışıyorum. Bugün ele almak istediğim konu: zorlama.
Zorlama, hangi alanda olursa olsun, demokratik bir yaklaşımı zedeler. Günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız bu tutum, bireyleri baskı altına alarak özgür iradelerini kısıtlar. Sanki demokrasi gömleği bize bol geliyor ve henüz onu doldurabilecek olgunluğa erişemedik. Oysa daha demokratik, daha katılımcı ve hoşgörülü bir toplum olmayı başarabilmeliyiz.
Bizi baskıcı ve emrivaki davranışlara iten bir güç var gibi görünüyor. “Ben bilirim, benim dediğim doğrudur” anlayışı, bencillik ve egoizmden besleniyor. Siyaseti kastetmiyorum, bu durum her yerde böyle; iş hayatında, fabrikalarda, evlerimizde, sosyal ilişkilerimizde, kısacası hayatın her alanında karşımıza çıkıyor.
Oysa biraz daha katılımcı olsak, çevremizi dinlesek, ortak aklı ön plana çıkarsak, eminim ki çok daha güzel sonuçlar elde edebiliriz. Zorlama yerine özgürlükçü bir yaklaşım benimsemek, toplumsal gelişimimizi hızlandıracaktır. Nitekim bilimsel olarak da kanıtlanmıştır ki, bir insanı ne kadar zorlarsanız, o kadar güçlü bir dirençle karşılaşırsınız. Ancak özgür bıraktığınızda, daha verimli ve olumlu sonuçlar alırsınız.
Unutmayalım ki, insan doğası gereği baskıya değil, özgürlüğe daha yatkındır.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Hoşça kalın.
Facebook Yorum
Yorum Yazın