Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
Sevgili okurlar, bugün de yine dünya hayatından ve toplumsal davranışlarımızdan konuşalım istiyorum. Konumuz zenginlik olsun. Ancak zenginlik deyince sadece maddi olan zenginlik değil, gönül zenginliğini de düşünelim.
Konumuza da, (Allah adamı) İmam-ı Gazali’nin sözüyle başlayalım. Gazali der ki; “Mezardakilerin pişman olduğu şeyler için, dünyadakiler birbirlerini yiyor”
Sevgili okurlar, bu konuda bana göre anormal olan şey şu ki; insanoğlunun gözü doymuyor. Doğru düzgün yaşayıp ayakta durmak için, başkalarına muhtaç olmamak için tabii ki çalışacağız. Maddi durumları düzeltmek için uğraşacağız. Ancak insanoğlunda, (ya da bazılarında) öyle bir hırs, öyle bir nefis var ki, doymak bilmiyor. Yeter demesini bilmiyor. O kazanma hırsından dolayı bazıları insan olduğunu unutuyor. Affedersiniz, Allah'ı unutuyor, ölümü unutuyor. Çevresindeki canlıları, fakir fukarayı unutuyor. Gözü paradan başka bir şey görmüyor.
Lokman Hekim der ki; “İki şeyi unutma; Allah'ı ve ölümü unutma. İki şeyi unut; başkasına yaptığın iyiliği ve başkasının sana yaptığı kötülüğü unut”
Sevgili okurlar, Lokman Hekim’in dediği gibi olmak, çok zor olmasa gerek. Ve bu şekilde olmak, insanı çok da mutlu eder diye düşünüyorum.
Bir insan, refaha kavuşmak için kaliteli bir hayat sürebilmek için nasıl çalışıyor, çaba harcıyorsa, biraz da düzgün bir insan olabilmek için çaba harcayalım, ne var yani.
Tevazu sahibi, kendini bilen, haddini bilen bir insan gerçekten çok mutlu ve huzurlu olur diye düşünüyorum. Böyle insanların toplumlarda yeri olur, ailesinde de saygınlığı olur. Allah, bu kişilerin işlerine de düzgünlük verir.
İşte, gönül zenginliği budur diyebiliriz.
Beni dinlediğiniz için tüm okurlara saygı ve selamlarımı sunarım. Hoşça kalın.
Facebook Yorum
Yorum Yazın