Değerli okurlarım, yazılarımı yazmak için bir konu seçtiğimde biraz düşündükten sonra yazıya bir başlık arayışına girer, sonra da o başlıkta kullandığım kelimenin sözlük anlamına mutlaka bakar ve ne manalara geldiğiyle birlikte, sözcüğün kulaklarda nasıl yankılandığını araştırma ihtiyacı hissederim. Bir konu hakkında düşünmeye veya tartışmaya başlayınca da mutlaka aklıma atasözleri gelir. Çünkü atasözleri; anlatılmak isteneni çok fazla sözü eveleyip gevelemeden, çene yormadan, az sözle çok anlam ifade etmeye ve insanı düşünmeye sevk eden, hayal dünyasını canlandıran sözlerdir.
Bugün konumuz yol olunca yine aklıma atasözleri geldi. Bunlardan bazıları; “Su testisi su yolunda kırılır.”, “Yol yürümekle, borç ödemekle tükenir.”, “Yolcu yolunda gerek.”, Yolundan giden yorulmaz.”, “Danışan dağı aşar, danışmayan düz ovada yoldan şaşar.”, “Gönülden gönüle yol vardır.”
Burada yol ile ilgili sözleri yazmaya kalksak herhalde kolay kolay bitiremeyiz. Anlaşılan atalarımız yol konusuna o kadar önem vermişler ki, yol ile ilgili çok söz söyleme gereği duymuşlar.
Sadece karayollarını yol olarak düşünmek te doğru olmaz. Havayolları, denizyolları, demiryolları, uzay yolu vs. Ne kadar da çok yol çeşidi varmış değil mi? Bunların hepsi de önemli. Uçak havada istediği yerden gidebilir mi? Mümkün değil… Kendisine ayrılmış bir rota vardır, o rotayı izlemek zorundadır. Aynı şekilde gemiler de istediği şekilde denizlerde hareket edemezler. Onların da belli bir nizama göre tayin edilen yol güzergahları vardır. İntizam için, mutlaka kaidelere uyulması gerekir. Yani yol demek, belli kurallar çerçevesinde bir yerden başka bir yere gitmek için takip edilen istikamet demektir. Bu, mecazi anlamda da böyledir. Örnek alınan kişiler gibi hareket etmeye, -onun yolundan gitmek- tabiri kullanılır.
Peki şehircilikte yol kavramının önemi nedir? Yollar sadece uzak mesafeler için mi önemlidir? Yada yollar büyük şehirler için mi önemlidir? Kasabalar, kentler, iller, ilçeler için mi önemlidir yollar? Tarlada çalışan işçinin, köyde hayvanını otlatan çobanın, bahçesini, bağını ekip diken köylünün yol hakkı yok mudur?
Şehircilikte elbette yollardan başka daha bir çok önem arz eden konu vardır. Sosyal hayatın gereği olarak tabii ki okullara, hastanelere, kütüphanelere, spor tesislerine, parklara, sinema – tiyatro salonlarına da ihtiyaç vardır. Medeniyetin gereği de budur. Ama bunlara ulaşmanın ilk ve en önemli şartı yoldur. Buralara gidebilecek yolunuz varsa bunlar önem ifade eder.
Şimdi biraz hayal edelim;
En güzel ve modern bir okulda okuyorsunuz, en pahalı elbiseleri ve ayakkabıları giyiyorsunuz. Sabah okula gitmek için evden çıkıyorsunuz ve yağan yağmurdan dolayı zaten toz ve topraktan olan yolunuz çamura dönüşüvermiş. Mecburen ayaklarınızın ucuna basa basa yoldan geçmek zorundasınız. Ama ne çare, o çamur mutlaka ayağınıza az yada çok yapışacak. Kurtulmak mümkün değil. Çamurlu ayakkabılarla okula gitmek zorundasınız ve siz, ne kadar medeni olsanız da, yolunuz ile uyuşmadığınız için medeniyeti evde bırakmak zorundasınız. Okulda herkes size ayakkabılarınızdan dolayı farklı bakıyor. Yol yüzünden…
Acil hastanız var, hemen hastaneye götürmeniz gerekir. Çok şükür ki son model, avrupaya parmak ısırtan beş yıldızlı hastanelerinizin olduğu için içiniz rahat. Hemen 112 acil servisi arayarak ambulans istiyorsunuz. Ambulans sizin hastanızı düşünerek var gücüyle sizin adresinize mümkün olan en çabuk zamanda gelmek için yola çıkıyor. Ama tam da sizin sokağa yaklaşırken aniden yoldaki çukuru farketmeyerek tekerin birini kurtaramıyor. Ambulans sizi kurtarmaya gelirken kendisini almak için bir kurtarıcı çağırıyor. Sizin medeniliğiniz yine yola takılıyor. Hastanızın durumu gittikçe daha da ağırlaşıyor. Yol yüzünden…
Bugün tarlaya gidip domates yetiştirmek için tarlanızı hazırlamak istiyorsunuz. Traktörünüzün bakımlarını yeni yaptınız. Yola çıkıyorsunuz. Tarlaya iki yüz metre kala toprak yolun ortasında yağan yağmurlardan bataklığa dönüşen bir su birikintisi görüyorsunuz. Zaten yol artık yol olmaktan çıkmış, herkes ekili bir buğday tarlasından geçmek suretiyle vatandaşın tarlası tali yol olmuş. Mecburen geri dönmeyerek sizde oradan geçmek istiyorsunuz. O anda ekili tarlanın sahibi geliyor. Haklı olarak, size ne kadar medeniyetsiz birisi gözüyle bakıyor. Gururunuz kırılıyor. Üzülüyorsunuz. Yol yüzünden…
Hayal kurmadan, empati yapmadan, yaşanılanı yaşamadan anlamak zordur. O yüzden sizleri biraz hayal dünyasına sürüklemek istedim.
Halka hizmet için yola çıkan herkesin de, halkın sesine kulak vermesi, yaşanılanı yerinde görmesi, empati ile, biraz da olsa hayal kurarak vatandaşın derdini en güzel şekilde anlayabilmenin yollarını araması icap eder. Çünkü medeniyet dediğiniz şey nereye giderse gitsin mutlaka bir yoldan geçer.
Bir yerleşim yerinin can damarlarıdır yollar. Yaşam kalitesinin devamı yollar ile mümkündür. Tıpkı bedende dolaşan hayati sıvı için damarların önemi ne ise, bir şehirde hayatın konforu için de, yollar o öneme sahiptir. Medeniyetin gelişmesi tarih boyunca yollar ile mümkün olmuştur. Yol medeniyettir…
Facebook Yorum
Yorum Yazın