Sevgili okurlar, hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.
Bu makaleyi 09.02 2023 tarihi, saat 19 civarı televizyon karşısında deprem haberlerini dinlerken yazıyorum.
Haberlerde 16500 kişi vefat etmiş. Bence, bir o kadar da yıkılan binaların altında vardır sanırım. Yaralı sayısı 66132 kişi.
Yakınlarını kaybetmiş, malını kaybetmiş, yüreği yaralı sayısı hiç belli değil.
Dişini tırnağına takmış kurtarma ekipleri, o soğukta, o kışta, karda buzda hastalanmak pahasına depremzedeleri kurtarmak için çalışıyor.
O felaket bölgesine gidemeyen, televizyonları karşısında yürekleri parçalanarak ortamı seyreden vatandaşlar, herkes karınca kararınca gücünün yettiğince yardımda bulunan insanlar…
O yardımları ulaştırmaya çalışan araç sahipleri, herkes kendine göre bir misyon üstlenmiş insanlar...
Zaten ülkemizde olumsuz ekonomik şartlar ile boğuşan vatandaş geçim derdine düşmüş, hastaneler hastalarla dolu, salgın hastalıklar bir yandan…
Daha ne anlatayım sevgili okurlar. Sizlere simsiyah bir tablo sundum. Yaşamak ne kadar zor değil mi?
Biz neden birbirimizle kutuplaşmadan, kavga etmeden yapamıyoruz. En üst mevkilerdeki insanlar bile birbirlerine ağıza alınmayacak laflar söylüyorlar. Biz neden empati yoksunuyuz, neden tahammülsüzüz? Biz neden eleştirilere açık değiliz?
Avrupa ülkeleri gibi gelişmiş devletleri seyredip duruyoruz. Neden bir türlü kendimizi geliştiremiyoruz? Neden dürüst müteahhitlerimiz, dürüst işverenlerimiz, dürüst politikacılarımız yok bizim?
Biz hangi konularda eksiğiz? Nasıl olacak, ne zaman muasır medeniyetler sınıfına dahil olacağız? Nasıl akıllı bir toplum olacağız? Neden değişemiyoruz? Neden "Taşım da taşım" deyip duruyoruz?
Kusura bakmayın, gerçekten çok içim karardı.
Ben yaşamaktan keyif alamıyorum, keyfi yerinde olan varsa lütfen yorumlar da görelim.
Ben mutlu insan görmeye hasret kaldım.
Kusura bakmayın içinizi kararttım.
Hoşçakalın.
Facebook Yorum
Yorum Yazın