Yalan dünya

Sevgili okurlar, bugün farklı bir bakış açısıyla hayatın gerçeklerinden bahsedelim.

Sizinle ilginç bir konu üzerinde konuşalım. Yazının başlığından anlaşıldığı gibi konumuz dünya olsun. Dünyayı birkaç kelimeyle anlatalım. Zaten fazla konuşulması da teferruat olur.

Dünya bir masal…

Dünya bir rüya…

Ya da, dünya bir masalın başlangıcı…

Bir varmış, bir yokmuş gibi…

Veya dünya bir yalan...

Yani dünya, olmayan bir nesnenin yoktan var olması, varken de yok olması.

Varlık aleminde biz canlıların hayatı çok ince ve kısa bir çizgi, hem de kurşun kalem çizgisi.

Çizgi, çizildiği gibi silinmiş. Çizgi çizilirken bir milim uzun çizilse ne olur, çizilmesine ne olur. Yani kırk-elli yaşına kadar yaşasak ne olur, ya da doksan yaşına kadar yaşasak ne olur?

Zaten yaşlılık kalitesiz bir yaşam oluyor. Bunlar hepsi fasa fiso sadece. Hep var olan ruhani bir alem. Oradan gelip oraya gidiyoruz. Burada sadece bir imtihan oluyoruz.

Nasıl binlerce öğrenciyi toplayıp imtihan ediyorlar. Bizleri de Allah dünya denilen bir imtihan salonunda toplamış imtihan ediyor.

Çok bilgiler, imtihanı çabuk bitiriyorlar. Yani güzel insanlar temiz ve saf insanları, Allah dünyada imtihan salonunda fazla tutmuyor, onları çabuk alıyor.

Ayette bildirildiği gibi “Her canlı ölümü tadacaktır.” (Ankebut-57) Önemli olan düzgün insan olarak yaşayıp, düzgün insan olarak gitmektir.

Dünyaya aldanmamalıyız…

Size bir fıkra anlatayım;

Bir yerde, mezarlığın karşısında bir bar varmış. Barmen kapıya şöyle yazmış;

“Ne derlerse desinler ne yaparlarsa yapsınlar, burada olmak (mezarlığı kastederek) karşıda olmaktan daha iyidir.”

Mezarlığın bekçisi de kapıya şu tabelayı yazmış;

“Ne derlerse desinler, ne yaparlarsa yapsınlar. Buradakilerin hepsi karşıdan gelenlerdir”

Evet, sevgili dostlar hepimizin bildiği gibi. Gideceğimiz yer belli. Hepimiz aklımızı başımıza alacağız, yaradanı tanıyacağız. Yaratılanı da yaradandan ötürü seveceğiz.

Birbirimizi kırmadan, bulunduğumuz pozisyonlardan dolayı birbirimizi akil görmeyeceğiz.

Bir büyüğümden duyduğum bir söz vardı. “Kabe yık ama insan kalbi kırma.” diyordu. Hepimiz biraz daha sabırlı ve anlayışlı olmalıyız.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Hoşçakalın.