Merhaba sayın okurlar, sizlerle bugün farklı, çok tatlı, çok acı, hepimizin bazen sorunu, bazen çözümü olan bir konuyu, öfkeyi konuşmak istedim.
Sevgili okurlar, size şöyle bir sual sorsam; Öfkelenen bir insana çok güzel bir baklava ikram etseniz, baklavadan alır mı?
Cevap;Tabii ki almaz. Çünkü öfke daha tatlı.
Ya da; Öfkeli iken bir ağrınız olsa onu hisseder misiniz?
Cevap; Hayır. Öfkeniz daha önce gelir.
İşte böyle...
Öfkenin nasıl bir istem dışı davranış olduğunu bilince, öfkelenen bir insanı da daha iyi anlayabiliriz ve onun öfkeli, sinirli haline saygı gösterebiliriz.
İsterse o öfkelenen kişi çocuk da olsa, ona; “Tamam, sensin, haklısın” demeliyiz.
Ben şahsen, öfkesini dışarıya vuran insandan ve etrafında bir şeyleri kıran insandan korkmam! O kişi zaten enerjisini boşaltıyor. Ne yapacağı varsa, yapıyor. Benim korktuğum, her şeyleri içine atıp öfkesini gizleyen kişi; Acaba ne yapar? Kendine mi zarar verir? Başkalarına mı zarar verir? Korkulacak olan bu kişidir. Bu tür insanlar da çok daha büyük öfke patlamaları olur.
Bir de var ki; eğitim almış, olgunlaşmış, hayatın iyi pişirdiği insanlar… Onlar öfke kontrolünü yapabiliyorlar. Öfkelerine hakim olabiliyorlar. O kişileri beğeniyoruz. Onlara gıpta ediyoruz. Ancak bu tabiat kurallarına ters düşen bir davranış. Bu durumdaki insanlar kendilerinden veriyorlar. Ömürlerinden veriyorlar. Bu durum, bir eğitim sonucunda insanda oluşur.
Doğada bütün canlılara (hayvanlara) bakalım... Hepsi sinirlenebiliyor, öfkelenip kızabiliyor, sakinleşebiliyorlar. Demek ki bu bir tabiat kuralıdır.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Hoşçakalın.
Facebook Yorum
Yorum Yazın