Merhaba sayın okurlar. Hepinize sevgi ve saygılar sunarım.
Sayın okurlar, sayın Ay Türk Haber izleyicileri; sizlere geçmişte devletimizin çok isabetli bir kararla hayata geçirdiği bir uygulamadan bahsetmek istiyorum.
Şu anda da, bu şekilde doğru kararları görmek istiyoruz. Devletimizin doğru politikalarla halkımızın kültürel zenginliğini yükselteceğine inanmak istiyoruz. Ancak bu bahsettiğimiz konunun daha güzel anlaşılması için size bir anekdot aktarmak istiyorum.
Avrupa'dan Amerika'ya gitmekte olan bir uçakta, havadayken elektrik arızasından dolayı hostes anons ediyor; "Elektrik arızasından anlayan bir elektrikçi istiyoruz. Aranızda elektrikçi var mı?" der. Kimsede ses yok.
Fakat, bir ihtiyar el kaldırır ve hostes ihtiyarı çağırır. Biraz sonra ihtiyar elleri yüzü yağlı bir şekilde işi halletmiş gelir ve alkışlarla karşılanır.
Yine bir iki saat sonra tam okyanusun üzerinde hostes tekrar bir konuşma yapmaya başlar; "Uçağın motorunun biri bozuldu ama endişe etmeyiniz. Tek motorla da gidebiliriz" der. "Ancak, tabi ki tehlikesi var, eğer aranızda motorcu, yani motordan anlayan varsa gelsin, belki arızayı giderebilir" diyerek konuşmaya devam eder.
Yine kimseden ses yok. Ancak bizim ihtiyar tekrar el kaldırır ve yine kalkıp tamir için gider. Biraz sonra yine yağ pas içinde içeri girer. Hostes; Gözünüz aydın, motorumuz tamir oldu" der. İhtiyar yine bir alkış alır.
Artık yolculuk bitmesine yakındır. Hostes bu sefer; "Bir hamilemiz doğum yapmak üzere, doğum yaptırabilecek bir uzmanımız var mı?" der. Yine kimsede ses yok. ihtiyar tekrar kalkar ve acilen hastanın yanına gider. Çok geçmeden bebek sesi gelmeye başlar ve ihtiyar içeri girer. Bu defa ayakta alkışlanır. Yolcuların arasından bir kişi kalkar ve ihtiyara; "Beyim, sen kimsin?" der. İhtiyar; "Ben Türküm. Köy Enstitülerinden mezun bir emekli öğretmenim." der.
Köy enstitüleri araştırılmaya başlanır.
Köy enstitüleri; 17 Nisan 1940 yılından 1948 yılına kadar bir tanesi Kepirtepe'de olmak üzere 21 adet açılır. Ve bu enstitüler, 1954 yılına kadar devam eder. Ondan sonra öğretmen okullarına dönüşürler. Bu enstitüler, büyük Atatürk'ün programında olup zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından açılırlar. Enstitülerden 7 bin 300 sağlıkçı ebe ve teknisyen, 8 bin 756 eğitmen ve 17 bin 342 öğretmen yetiştirilir.
Öğrenciler, haftada 44 saat ders görüp bunun 22 saati meslek dersleriydi. Ve bu öğrencilerin bin 700 kişisi kız öğrenciydi.
1940 yılında Türkiye'nin nüfusu 17 milyon 820 bin 950 kişi olduğuna göre, bu okullardaki mezunlar azımsanmayacak bir sayı idi.
***
Bana göre söylenilecek bir şey kalmadı. Nice güzel günlere...
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Hoşçakalın.
Facebook Yorum
Yorum Yazın