Merhaba sayın okurlar, sayın hemşehrilerim.
Sizlere bu hafta değişik bir konu seçtim.
Değirmenköylü olarak Değirmenköylü olmanın avantajlarını burada yaşayan bir insan pek anlayamıyor. Dışarıda yaşayan bir kişi Değirmenköy’e baktığı zaman avantajlı olmayı bırakalım, buranın ne kadar kupon bir yer olduğunu anlar.
Zaten bunun böyle olduğu ne kadar göç aldığımızdan anlaşılıyor.
İşverenler açısından da, emekçiler açısından da böyle.
Kasabanın yerlisi açısından baktığımızda, fabrikalarda iş olarak imkân var. İyi kötü bir maaş ve sigorta alıyorsun. Bunun yanında; ya bir arsan vardır, ya da hisseli veya tek tapu bir tarlan vardır. Buralarda da yazlık sebze vs. eksen bir ek gelir sağlarsın. Veya tavuk, küçükbaş olarak birkaç kurbanlık baksan ya da iki tane süt ineği baksan yine bir ek gelir sağlarsın. Bir de evinin eski müştemilatını tamir edersen kiralık ev de verirsin. Diyeceğim, bir tek maaşa kalmazsın. Yan gelirlerin olabilir. Biraz kafa yorarsak, çabalarsak, kimseye muhtaç olmadan geçinebiliriz.
Bir de son zamanlarda görülen güncel bir konu, müteahhitlere evimizi kat karşılığı vermemiz.
Bu diyeceğim, tabii ki herkes için geçerli değil. Ama imkânı olanlar da aynı şeyi yapıyor.
Ufak bir sıkıntıda tarla satıyoruz, onunla daire alıyoruz, araba alıyoruz, düğün yapıyoruz. Zorluklara hiç katlanamıyoruz.
Hâlbuki sattığımız tarla parası ile müteahhite vereceğimiz evi bir kalfa bularak kendimiz yaptırsak o müteahhite kalan daireler bize kalsa, alacağımız kiralarla ya da satacağımız bir daire ile bile sıkıntılarımızı çözebiliriz.
Ben çok gördüm ki müteahhitin parası yok, malzemeyi borç alıp daire sattıkça borcunu ödüyor. Ama cesaret var. Hiçbir riske girmeden de bir şeylere sahip olunamıyor.
Bir diğer konu ;
Tarım konusunu ele aldığımızda sadece buğday ya da ayçiçeği ekiyoruz. Diğer ürünler çok zayıf. Hâlbuki sulama yapılacak bölgelerimiz çok var. Dere kenarları, kanal boyları… Kanaldaki su bana göre boşa akıyor. Buralarda meyve bahçeleri olmalı. Ya da kanal etrafında uygun yerlerde büyükbaş hayvancılık yapılmalı, tavukçuluk yapılmalı. Bu gibi işlerde bağkur öderiz. Sigortaya girmesek de olur. Neticede bağkur da bir sigortadır. Ve böylece kendi işimizi yapmış olur, fabrikada çalışmaktan daha büyük kazanç elde ederiz.
Kısacası işte kupon bölge dediğimiz imkânları geniş bir kasabada oturuyoruz.
Kusura bakmayalım ama, sanki gayrimenkul satıp paramız oluyor, bizler de rehavete kapılmış, çevremizdeki imkânları göremiyoruz gibi bir hava var. Bence çok dara düşmeden satmamalıyız ve kardeşler ile ya da akrabalarımız ile bir şekilde anlaşıp tarlalarımızın elimizde kalmasını sağlamalıyız.
Gelecek nesillerimizi düşünmeliyiz. Bizim büyüklerimiz bizi nasıl düşünmüşler? Biz de bundan ibret almalıyız.
Bana göre bizlere pazardan soğan, sarımsak; marketten süt, yumurta almak pek yakışmıyor.
Bana kırılan var ise özür dilerim. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Sağlıklı günler temenni ederim.
Saygılarımla…
Facebook Yorum
Yorum Yazın