Rabbimize şükürler olsun ki, bu akşam kılacağımız ilk teravih namazıyla Ramazan-ı şerif ayına girmiş oluyoruz. Siz değerli okurlarımız başta olmak üzere bütün müslümanların Ramazan-ı şerifleri mübarek olsun. Yüce rabbimiz bu güzel ayı, cümlemizin affına ve istifadelerine vesile kılar inşallah. Bakara suresi 183. ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor; “Ey İman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizin üzerinize de oruç farz kılındı. Umulur ki sakınıp korunursunuz.”
Recep ayı girdiği zaman Peygamber (SAV) Efendimiz şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bizim hakkımızda hayırlı ve mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır.”
Mübarek üç aylardan Receb-i Şerif, tarlaya tohumu ekme ayı idi. Sonra Şaban-ı Şerif, yani tohumları sulayıp tarlamızın bütün bakımlarını yaparak ürünü yatiştirme ayına girdik ve bugün uğurluyoruz. Şimdi de Allah izin verirse Ramazan-ı Şerif ayına giriyoruz. Yani hasat zamanı. Ürünü toplama zamanı. Kendimizi sorgulama, hesaba çekme, hatalarımızı, günahlarımızı affettirmek için daha fazla gayret gösterme zamanı. Peygamberimiz (SAV) bu aydan söz ederken: “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluştur” buyurmuştur. Bu ay oruç, iftar, teravih sahur, sadaka, zekat, dua, secde ve makabelelerle kendimizi affettirmek için çaba sarfedeceğimiz, bizi manevi zenginliğe kavuşturacak mübarek bir aydır. Ramazan ayının, on iki ay içerisinde özel bir yeri ve kıymeti vardır. Ramazan ayı, ayların sultanı olarak zikredilmiş ve Kur’an-ı Kerimde adı geçen tek aydır. Bu ay, içerisinde kadir gecesi gibi bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır ki, onu bize rabbimiz Kuran-ı Kerim'in Kadir Suresi'nde müjdelemiştir.
Dünya üç gündür. Dün..., Bugün... ve Yarın.... Dün geçmiştir, geri gelmez. Yarına da varabileceğimiz şüphelidir, garantisi yoktur. Öyleyse bizim için değerli olan gün, bugündür. Fırsat kapımıza kadar gelmiştir.
Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün minbere çıkıp üç kere “âmin, âmin, âmin” dedi. Hutbesi bittikten sonra: "Yâ Rasûlallah! Minbere çıktığınız zaman 'âmin' dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?" diyerek sebebini sordular.
Buyurdu ki: "Cebrail (a.s.) üç dua etti, ben de onlara amin dedim.
- Birincisi: "Cebrail (a.s.): 'Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar olsun, burnu yerde sürtünsün!' dedi, ben de amin dedim.”
- İkincisi: "Cebrail (as): 'Sen peygamber olarak bir insanın yanında anıldığın zaman, sana salat-ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun!.. Onun burnu yerde sürtünsün!' dedi. Ben de ona amin dedim."
- Üçüncüsü: "Cebrail (as): 'Ramazan-ı Şerif ayına eriştiği halde bir insan, feyzinden, bereketinden istifade edememiş, hâlâ Allah'ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah'ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula!.. Burnu yerde sürtünsün!' diye dua etti. Ben de ona amin dedim.” (bk. Buharî, el-edebu’l-müfred- 1419/1998, Riyad- 1/338; Taberanî-evsat- h. no: 8994; Bezzar, h. no: 1405; Mecmau’z-zevaid, 10/164)
Değerli dostlar, Ramazan ayında yapılan ibadetler, özellikle oruç, itikâf, zekât ve fıtır sadakası vb. ibadetler Müslümanları Yüce Allah’a (Azze ve Celle) daha çok yaklaştırmakta, mutlu ve huzurlu yapmakta, onları nefis terbiyesinde, sosyal dayanışma ve yardımlaşma da daha başarılı kılmaktadır. Feyizli ve bereketli günlerin içine girdiğimiz bu mübarek Ramazan ayını, hayatımızın son Ramazanı imiş gibi değerlendirmemiz, İlahi rahmetin sağanak sağanak inişine şahit olduğumuz bu ayı gaflet ve dalgınlıkla geçirmememiz gerekmektedir.
Cenab-ı Allah, siz değerli okuyucularımız başta olmak üzere bütün inananlara, Ramazan-ı şerif ayını en güzel şekilde değerlendirebilmeyi ve bu ayda kendisinin rızasını kazanabilmeyi nasip etsin inşallah. Dualar da buluşmak üzere.
Saygılarımla...
Facebook Yorum
Yorum Yazın