Merhaba sevgili dostlar, sevgili okurlar.
Bugün sizler için seçtiğim konu şöyle. İnsan yaşamında, insanın doğumundan itibaren ölümüne kadar hep bir hedef, bir amaç ve bir gaye vardır ve olmalıdır da. Çünkü hayalsiz, hedefsiz bir yaşam insanlar için değildir. Bu durum insanın doğasında da vardır.
Ayrıca hep bir fazlasını isteriz. Baştan hedef yeteri kadardır, ancak ona ulaşınca fazlasını isteriz. İşte bu kanaatsiz olmak ve bu hırs, bizi bazen felakete sürükler. Bazı değerlerimizi görmeyiz ya da öteleriz. Deyim yerindeyse hırs gözümüzü kör eder. Ne mutlu ki, haddini bilene ve kanaatkar olabilen insanlara.
Amaç ve gaye çok önemli. Her yaptığımız işte bir amaç vardır. Ancak amacımızın çerçevesini iyi çizmeliyiz. Örneğin bir konuyu anlatırken amacının dışına çıkıpta sonradan “Pardon amacımı aştım” demek olmaz. O zaman zora düşeriz. Bir misal daha vermek gerekirse, yaptığımız orta ölçekli bir işi hesapsızca büyütür isek, işin içinden çıkamayız. Amacımızı aşmış oluruz ve zora düşeriz. Yani amacımıza ulaşmaya çalışırken ipin ucunu kaçırabiliriz.
O yüzden her zaman tedbiri elden bırakmadan yaşamalıyız. Bir rampayı kaçıncı vitesle çıkarsak o vitesle inmeli, merdivenin basamaklarını çıkarken ve inerken aynı basmalıyız.
Hedeflenip amaçlanan bir işin kazanımları tabii ki bir takım zorluklarla olur. İşte o kazanımların da kıymetini bilmeliyiz. Biz insanoğlu hep kaybettikten sonra kıymet biliriz. Varken pek kıymet bilmeyiz. Bir de kazanımlar bize miras kalmışsa hiç kıymet bilmeyiz. Halbuki bizlere nasıl miras kalmışsa. Bizlerin de miras bırakmamız gerektiğini unutmamalıyız.
Şimdi biz bunları konuşurken aklımızdan çeşitli konular geçer, zaten geçmelidir. Ancak böyle olursa hatırlarız ve tabiri caizse uykudan uyanırız. Herkes kendi eğrisini doğrusunu kontrol altında tutmalı, boş olmamalı. Yoksa kimse yol göstermez. Bazı odaklar ninni söylerler, bizi uyutmaya çalışırlar. Her zaman uyanık ve duyarlı olmalıyız.
Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim. Hoşçakalın.
Facebook Yorum
Yorum Yazın