Düzgünlük

Merhaba sevgili okurlar. Sizlere iyi dileklerimle yazıma başlamak istiyorum.

Sevgili okurlar, şu anda aklımdan geçen bu düşünceleri emin olun ki yazmak istemiyorum, ama acı gerçekler ile yüzleşmek zorundayız.

Birlikte yaşadığımız (benim de içinde bulunduğum) bu hayatta, insanlarımız arasında birçok konularda o kadar dezenformasyon yaşanıyor ki, artık neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayıramaz olduk. Kim doğru söylüyor, söylenen sözlerde, yaptığımız alışverişlerde, okuduğumuz internet ya da gazete - kitap yazılarında aldatılıyor muyuz? Bizi kandırıyorlar mı? Doğru mu yapıyoruz, yanlış mı? Hiç belli değil.

Düzgün bir insan gördüğümüzde, namuslu bir işveren ya da bir ticaret adamı ile karşılaştığımızda, artık o insanı öve öve bitiremiyoruz. Halbuki o düzgün insanı övmemize gerek yok. Zaten herkes öyle olmalı. Öyle değil mi? O düzgünlük zaten bir insanlık gereği.

Esasında sahtekar olanlar eleştirilip itibarsızlaştırılmalı, bu tür kötü niyetli güvensiz insanlar yalnızlaştırılmalı ki, cezalandırıldığını hissedebilsin.

Bir kişi yaptığı işiyle, eylemiyle, yapacaklarıyla kendini anlatacak, biz de onu tanıyacağız ve o kişiye güveneceğiz. Ama öyle olmuyor. Kişi karşısındakine çamur atarak, onu karalayarak kendinin iyiliğini anlatmaya çalışıyor.

Sevgili okurlar, artık doğru düşünüp "Dediğim dedik" olma zamanı çoktan geçti. Hepimiz,  problemli konularımız da düzgün insan seçiminde iyi düşünüp doğru analizler yapmak zorundayız. Vereceğimiz yanlış kararlar hem kendimizi hem de çevremizi zor durumlarda bırakacaktır. Bunu unutmamalıyız.

Bu yaşadığımız dünyayı, çevreciliğiyle, insanlığıyla yaşanılır halde tutmak zorundayız. Hem kendimiz çok zahmet çekeriz, hem de gelecek nesillerimize zahmet çektiririz.

Hepinize saygılarımla.

Hoşçakalın.