Merhaba sayın okurlar, hepinize sevgi ve saygılar sunarım.
Sayın okurlar, bu yazımda sizlere hiç konuşulmasını bile sevmediğim, ancak mutlaka konuşulması gereken bir konudan bahsetmek istiyorum. Toplumumuz için büyük bir tehlike arz eden bu mevzuyu, bir gazeteci olarak ve bir düşünce insanı olarak konuşma zorunluluğu hissediyorum kendimde.
Ben konunun uzmanı değilim, yanımda yapılan bir eylemi bile hissedemeyebilirim.
Kısacası, kasabamızda gençler arasında çok yaygın bir halde, çeşitli şekillerde uyuşturucu kullanıldığını duyuyorum. Hatta bu duyumlar, halk arasında da yaygın bir halde konuşuluyor.
Hayatta büyük olaylar, büyük tehlikeler, her zaman küçükken büyürler. En başında önemsemediğimiz eylemler, bir gün gelir kurtuluşu çok zor olan toplumsal sorunlar haline gelirler. "Keşke başından önlem alsaydık" deriz, ama çok geç olur.
Gençlerimizi bu beladan uzaklaştırmak için toplumun her kesimine görev düşüyor. Başta anne ve babalar olmak üzere, hepimiz bu konuda duyarlı olmalıyız.
Kolluk kuvvetlerine bu konudan bahsedip, daha fazla denetim ve konunun takibi gerektiğini söylemeliyiz.
Vatandaşlarımız tarafından, benden de bu konu üzerinde bir şeyler yazarak kasabamız halkının daha dikkatli, daha duyarlı olması yönünde talepte bulunuldu.
Sayın okurlar; bugün içiciler olur, yarın satıcılar olur, öbür gün bakarsınız mafyavari bir yapı oluşur. Derken toplumun huzuru kaçar ve sokaklarda işimize, gücümüze giderken o kadar rahat olamayız. Gençlerimizin bu illetten kurtulması o kadar kolay olmaz.
Tekrar söylüyorum; o zaman "keşke" demenin faydası olmaz.
Sayın okurlar, yine naçizane fikrimi söyleyeceğim. Çocuklarımızın geceleri eve gelirken erken gelmelerini sağlamalıyız. Onları iyi takip edip, yaptığı işlerden ve arkadaşlarından haberdar olmalıyız. Ve çocuklarımızı mutlaka bir işle, bir meslekle veya bir şeylerle meşgul edip onları başı boş bırakmamalıyız.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim, hoşçakalın.
Facebook Yorum
Yorum Yazın