Merhaba sayın okurlar,
Bugün, günlük konuşmalarımızda sıkça kullandığımız, birden çok sözcükten oluşan mecazi anlamlı deyimleri ele almak istedim.
Deyimler, açıkça ifade etmek gerekirse, kişinin kelime hazinesinin sınırlı olmasından, alışkanlıklardan ya da anlatımı daha anlaşılır ve etkili kılma ihtiyacından doğar. Genellikle korku, yorgunluk, mağduriyet ve şaşkınlık gibi durumları abartılı bir şekilde ifade etmek için kullanılır.
Bu deyimleri kullandığınızda, karşınızdaki kişi bu ifadelerin gerçekte var olmadığını bilir ve durumu hoşgörüyle karşılayarak tepki göstermez. Argo bir biçimde bile söylense, deyimlerin mecazi anlamda olduğu anlaşılır.
Ancak, yakın bir arkadaşıma sempatik bir deyim kullandığımda, beklemediğim bir tepki aldım. Kırıcı ya da incitici bir deyim kullanmadığım halde olumsuz tepki veren bir insanın psikolojisini sorgulamak gerektiğini düşünüyorum. Bu tür tepkiler genellikle ego veya kompleksle ilişkilendirilebilir.
Sayın okurlar, ülkemizin mevcut durumunu anlatmak istesem birçok konuyu dile getirmem gerekir. Ancak bir deyimle özetlemem gerekirse, "Memleketin çivisi çıkmış" derim. Bu deyimi açmamı isteseler, bir top kâğıt yetmez açıklamaya.
Deyimler sadece sinirlenme değil, hoşlanma gibi duyguları da ifade eder. Güzel deyimlerden birkaç örnek vermek gerekirse: "Gül yüzlüm," "Güldükçe yüzünde güller açıyor," "Gülmekten öldüm," "Fidan boylum," "Badem gözlüm" gibi hoş ifadeler vardır.
Bu deyimler bazen kişiyi gücendirebilir, bazen de hoşuna gider. Örneğin, birine "eşek gibisin" derseniz kırılır; ancak "aslan gibisin" derseniz hoşuna gider. Halbuki ikisi de hayvanı ifade eder.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Hoşça kalın.
Facebook Yorum
Yorum Yazın