Başar Turizm
İstanbul
BIST9833.22
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
BTC/USD57646.841
Haluk Özdemir

Haluk Özdemir

Mail: [email protected]

Cezalandırma

Sevgili dostlar, sevgili okurlar. Yeni bir konu üzerinde konuşmak üzere yine beraberiz.

Beni dinleme lütfünde bulunduğunuz için teşekkür ederim.

Sevgili dostlar, ülke olarak kendimizi hangi konumda görüyoruz? Diğer ülkeler bizi hangi kategorilerde görüyor? Merak etmeden geçemiyorum.

Bir ülkenin kalkınmışlığının ana göstergelerinden biri olan, enerji fiyatlarının ucuz ya da pahalı olduğu çok önemlidir. Bu konuda sanırım sınıfta kaldık. Sanırım herkes takdir eder ki durum çok kötü.

Diğer bir konu da bebek ölümleri. Bu da, bir ülkede vatandaş kalitesini ve toplumun sosyolojik durumunu gösterir. Şimdi devletimizin hakkını yemeyelim. Bu konuda iyiyiz. Aşılama konusunda devletimiz taviz vermiyor. 

Benim takıntılı olduğum hususlardan biri de ceza ve cezalandırmalar. Bizim yöneticilerimiz bu konuyu adeta ranta çevirdiler. Bütün kuralsızlıklar karşılığında büyük para cezaları var. Halbuki, zaten vatandaşın mali durumu bozuk, para cezalarının caydırıcı olacağına da inanmıyorum.

O suçu işleyecek insan, arkadan dolanma diye tabir ettiğimiz yöntemi uygular. Dolayısıyla toplumu düzene sokmak yerine tam tersine sahteciliğin artmasına neden olursunuz.

İşte her konunun sonunda yine eğitimin öne çıktığını görüyoruz. Topluma o kadar eğitim ve seminerler verilecek hususlar var ki… Ama maalesef, biz hiçbir şey yapmıyoruz. Hem de bol miktarda akademisyenlerimiz olduğu halde. Çözümsüzlüklerde, ceza yerine alternatif yöntemler bulunmalı. Cezalandırma artık bitmeli. Hele de çocuklarımıza asla ceza vermemeliyiz. İkna ve eğitme yöntemi uygulamalıyız.

Aklıma gelmişken, konunun önemini anlatmak için sizi biraz duygulandırayım, bir hikaye anlatayım.

Ailenin küçük çocuğu oyun oynarken makas ile koltuğun bir yerini keser. Çocuktur, bunu oyun sanıyor ve bunu gören baba çok kızar ve çocuğun ellerini bağlar, sabaha kadar açmaz. Sabah kalktığında çocuğun ellerinin morarmış çok kötü olduğunu görür ve hemen hastaneye giderler. Ama maalesef tedavi edilemez ve kangren olur!

Bir zaman sonra çocuğun elleri bileklerinden kesilmek zorunda kalır. Bir süre hastanede kaldıktan sonra eve gelirler. Çocuk babasına der ki; "Baba, bir daha koltuğu kesmiycem. Benim ellerimi verir misin"

işte bu sevgili okurlar.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Hoşçakalın.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Başar Turizm
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar