Merhaba sevgili okurlar, hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum.
Sevgili okurlar, bugünkü konumuzu, bir izleyicimin önceki yazımın paylaşımında yaptığı yorumun içerisinde bahsettiği husus ile ilgili seçtim. Yorum çok dikkatimi çekti ve beğendim.
Hatta konu hakkında benim de şahit olduğum olaylar oldu.
Evet, sizlere bahsetmek istediğim kasabımız içindeki başıboş köpekler.
Sayın okurlar, belki günün kalabalık saatlerinde bir şey anlamıyoruz. Hatta günlük koşuşturmacalarımızdan köpekleri görmüyoruz bile.
Ancak, gecenin ıssızlığında bir işimiz çıktığında, sokakta köpeklerle karşılaşınca tehlike başlıyor. Bir de, sabah erken saatte işine giden insanlar için çok ürkütücü bir durum. Çok defa sürü halinde geziyorlar. İçlerinde biri havladığında hepsi birden insanın etrafını sarıyorlar.
Bu durum herkes için tehlikeli olmayabilir, ancak yalnız bir çocuk, kadın veya yaşlı kimse için çoğu zaman korkutucu, ürkütücü ve tehlikeli olabilir.
Şimdi sorunu dile getirdiğimde, (naçizane benim huyumdur) kendimce bir çözüm söylüyorum. Söylediğimi de, emin olun ki bir yerlerden araştırıp, bir ortak fikir çıkarıyorum. Aklıma geldiği gibi yazmıyorum. Yanlış anlaşılmasın, ben de kendimce duygusalım, çok taş kalpli, acımasız değilim.
Ancak gerçekçi olmalıyız. Bu hayvanlara yerleşim yeri içinde yiyeceğini, suyunu verdiğimiz sürece bu hayvanların burada sayısı artar, asla azalmaz. Yerleşim yeri dışında müsait bir yerde bunlara bakalım kasaba içinde yiyecek vermeyelim. Kasaba dışında bulundukları bölgeye bırakalım yiyeceklerini. O zaman karınlarının doyduğu yerden ayrılmazlar. Ama bu hayvanların bakımını da sadece bir kurumun ya da bazı kişilerin yüklenmesi olmaz.
Kasaba içinde rahat etmek istiyorsak tüm insanların ilgilenmesi gerekir. Evlerimizde kalan yiyecekleri, kemikleri vs. bir yere bırakırsak o yiyecekler, o hayvanlara ulaştığında olay çözülmüş olur. Yani hepimizin bu konuda katkısı olmalı. Rahat etmek istiyorsak elimizi taşın altına koymalıyız.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Saygılar sunarım.
Facebook Yorum
Yorum Yazın