Sevgili okurlar, sevgili dostlarım, yeni bir yazı vesilesi ile yine beraberiz. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.
Sevgili dostlarım, eylül ayı başı itibariyle balık sezonu açılıyor. Bu konuda bir iki söz etmeden geçemeyeceğim. İlk sözlerim, kimse kusura bakmasın bu balık sezonunda denizleri, dereleri kirletenler balık yemesin. Utanmazlarsa yiyebilirler. Balıkçıların yerine ben olsam balık kasasına bir yazı asarım, denizleri, dereleri kirletenler balık almasın derim. Böyle bir eylemde bulunarak bu konuya dikkat çekmek isterim.
Sevgili dostlarım, sadece balıkçıların değil, hepimizin yapacağı bir şeyler var. Derelerimize tarım ilaçları artıkları atmayacağız. Akaryakıtlı araç gereçler yıkamayacağız vb. Fabrikalardan arıtılmamış suları derelere salmayacağız. Belediyelerimiz de tamamı arıtma tesisi kurmalılar. Yoksa bu gidiş çok kötü. Freni patlamış araç gibi gidiyoruz. Uzmanlarımız denizin tabanında oksijen kalmadı diyor. Birkaç tane zengin, biraz daha zengin olacak diye ülkemizin denizlerini bilhassa iç deniz olan Marmara Denizi'ni ne hale getirdik.
Hükümette bu konuyu biraz daha ciddiye almalı ve güçlü yaptırımları uygulamalı. Artık demokrat toplumlar olmalı, seçim kaybetme kaygıları ile görevlerini ihmal etmemeliler.
Yabancı gemiler bile Marmaranın ortasında sintinelerini boşaltıyorlar, yakın zamana kadar bu böyleydi. Buralarda denetimlerin yapılması ile ilgili hiçbir haber duyulmuyor.
Temennimiz odur ki, inşallah herkes görevini yapar, temiz bir çevre, temiz deniz ve derelerimiz olur.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Hoşçakalın…
Facebook Yorum
Yorum Yazın