Merhaba değerli okurlar,
Bugün sizlerle toplumun temel taşlarından olan küçük işletme sahipleri, sanatkârlar ve amelelik hakkında konuşmak istiyorum. Bu konuyu seçmemin nedeni, kişisel olarak yakından gözlemlediğim bu meslek gruplarının, değişen ekonomik dinamiklerle birlikte nasıl etkilendiğine dair derin bir farkındalığımın olmasıdır. Şahsen konuyla ilgili son durumdan memnuniyetimi belirtmek isterim.
Atalarımızın dediği gibi: "Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner." Günümüz Türkiye’sinde bu sözün ne kadar doğru olduğunu bir kez daha görüyoruz. Toplumun en çok ihtiyaç duyduğu bu meslekler, yıllar boyunca emeklerinin karşılığını tam anlamıyla alamadı. Hep ezilen, mağdur olan onlar oldu. Ancak şimdi, bir amelenin yevmiyesi aylığa vurulduğunda memur ve işçi maaşlarını bile geride bırakıyor. Üstelik amele bulmak da giderek zorlaşıyor; sanatkârlar için ise adeta sıraya giriliyor.
Bugün, mesleği olmayan sıradan bir işçi bile bulmak zorlaşmış durumda. İşçinin talep ettiği ücreti vermek zorundasınız. Bu durum sadece bazı bölgelerde değil, neredeyse tüm Türkiye genelinde böyle. Peki, neden böyle oldu?
Herkes üniversite mezunu olma hayaliyle yola çıktı. Kaliteli veya kalitesiz okul demeden, herkes bu hedefin peşinden gitti. Kimisi mezun oldu, kimisi halen okuyor. Ancak üniversite mezunu olan bir kişi amelelik yapmak istemiyor; herkes masa başında bir iş arayışında. Bunun sonucu olarak, işsizlerin büyük bir bölümünü üniversite ve düz lise mezunları oluşturuyor.
Değerli okurlar, Almanya ve Japonya gibi ülkeler, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından hızla toparlanıp kalkındılar. Bu kalkınmanın en önemli faktörlerinden biri, meslek liseleri ve mesleki kurslara verdikleri önemdedir. Ülkemizde de yöneticiler bu gerçeği artık görmeye başladı. Bizim de mesleki eğitim ve kurslara daha fazla önem vermemiz gerekiyor.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Bu önemli konuyu birlikte ele aldığımız için mutluyum. Hoşça kalın.
Facebook Yorum
Yorum Yazın