Hava insan eliyle çizilmiş yapay sınırları tanımaz. Bu nedenle bir ilde havanın kirli olması başta o ilin bulunduğu bölge olmak üzere tüm ülkeyi ve hatta tüm dünyayı ilgilendirir. Tam da bu nedenle hava kirliliği ile mücadele de kolektif ve organize bir çalışmayı gerektirir. Temiz hava hepimizin hakkı ama onun için hayati önem taşıyor!
Hava insan eliyle çizilmiş yapay sınırları tanımaz. Bu nedenle bir ilde havanın kirli olması başta o ilin bulunduğu bölge olmak üzere tüm ülkeyi ve hatta tüm dünyayı ilgilendirir. Tam da bu nedenle hava kirliliği ile mücadele de kolektif ve organize bir çalışmayı gerektirir. Temiz hava hepimizin hakkı ama onun için hayati önem taşıyor!
Abdülbari Koç, genetik bir rahatsızlık olan orak hücreli anemi hastası. 90 oranında engelli ve tek geçim kaynağı aylık 900 TL olan engelli maaşı. Türkiye’nin en kirli ve Avrupa’nın ikinci en kirli havasına sahip şehrinde, Batman’da yaşıyor. Batman’ın kirli havası hastalığını tetikliyor ve sık sık kriz geçirmesine sebep oluyor. Yaşadığı krizler bazen birkaç saat sürse de genelde günlerce, bazen haftalarca devam ediyor. Bu sebepten yılın büyük bir bölümünde kendi evinde cam açmadan oturmak zorunda kalıyor, kalan bölümünü ise yaşadığı krizler sebebi ile hastanede geçiriyor…
Abdülbari Koç, Batman’daki hava kirliliği nedeniyle ömrünün neredeyse yarısını ilgili idarelere sorumluluklarını hatırlatmak için sesini duyurmaya çabalamakla geçiriyor. Ancak sonuç alamıyor! Sorumlu idareler, yegâne gayesi temiz hava solumak olan Koç’un 2007 yılından beri yaptığı 100’e yakın başvuruyu ya yanıtsız bırakıyor ya da ”ilgileniyoruz”, ”bakıyoruz” gibi yanıtlarla geçiştiriyor. 15 yılı aşkın süredir anayasal dilekçe hakkını kullanarak havanın temizlenmesi için mücadele eden Abdülbari Koç’a karşı sessiz kalan otoriteler, bununla yetinmeyip, caydırma amacıyla savcılığa şikâyette bulunuyor. Kendisine usulüne uygun şekilde tebligat dahi yapılmaksızın hakkında yakalama emri çıkarılarak kolluk gücüyle ifadeye götürülmeye çalışıldığı sırada Koç, yaşadığı stres nedeniyle kriz geçiriyor.
Batman’daki hava kirliliği çok eskiye dayanan ve çözülmeyen kronik bir sorun. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın resmî açıklamalarında Batman’daki hava kirliliğinin temel nedenleri olarak; enerji ve petrol endüstrisi tesislerinin (TÜPRAŞ-BOTAŞ gibi) şehir içinde kalması, anız yangınları ve vatandaşa dağıtılan düşük kaliteli kömür kullanımı olduğu belirtiliyor. Gebze Teknik Üniversitesi Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden Doç. Dr. Hakkı Baltacı tarafından Batman’ın hava kalitesiyle ilgili hazırlanan bilimsel görüş raporunda ise, Batman’ın 2006 ile 2020 yılları arası için yapılan analiz sonuçları inceleniyor ve yılın yarısında kirletici PM10 değerlerinin eşik değerini aştığı ve kış aylarında ise kükürtdioksit değerlerinin de çok fazla olduğu ifade ediliyor. Kısacası Batmanlılar aslında uzun yıllardır bu kirli havayı soluyor ve petrol ve kömür kokusundan camlarını bile açamıyor.
Tüm bu raporlar ve veriler gösteriyor ki, Batman’daki insan sağlığını bu ölçüde tehlikeye atan hava kirliliği, insan eliyle yapılıyor ve aslında tamamı önlenebilir ve öngörülebilir nedenlerden kaynaklanıyor. Ancak otoriteler bu konuda hiçbir denetimde bulunmadığı gibi gerekli önlemleri de almıyor.
Abdülbari Koç, Batman’daki başvurularından sonuç alamamaktan yoruluyor ve sonunda hukuk yoluna başvurmayı seçiyor. Bir gün TEMA Vakfı ile iletişime geçiyor. Tema Vakfı’nın o dönemdeki avukatları ise Koç’un hikayesini Güleryüz & Partners Avukatlık Bürosu ile paylaşıyor. Büronun ortakları Avukat Tarık Güleryüz ve Dr. Avukat Zahide Altunbaş Sancak ile Avukat İ. Selin Nacar Öztürk, Koç’un hikayesini dinliyor ve gönüllü -pro bono- olarak davayı üstleniyor. Bir yıla yakın süre boyunca konuya çalışıp süreci mahkemeye taşıyor.
Türkiye’de temiz hava hakkı için mahkemeye giden ilk vatandaş olan Abdülbari Koç, Batman İli Valiliği ve Batman Belediyesi Başkanlığı’na 1 liralık tazminat davası açarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor.
Peki Abdülbari Koç, 1 TL’lik sembolik rakamla açtığı dava ile neyi amaçlıyor?
Düşük hava kalitesi yalnızca orak hücreli anemi ya da astım hastaları değil, nefes alan her canlı için bir tehdit. 2019 yılı Küresel Hastalık Yükü Raporuna göre hava kirliliği yüksek kolesterol ve böbrek yetmezliğinden daha çok ölüm ve maluliyete neden oluyor ve genel risk faktörleri arasında 5. sırada yer alıyor. Bu dava ile elde edilmek istenen, sanayi tesislerinde gerekli denetimlerin yapılması, temiz hava eylem planlarının uygulanması ve kirlilik kaynaklarının tespit edilerek etkin önlemlerin alınmasını, kısaca devletin havayı temiz tutma yükümlülüğünü yerine getirmesini sağlamak.
Davanın kabul edilmesi ve Koç’un davayı kazanması Türkiye’de yeni bir sürecin başlaması demek olabilir!
Dava yalnız Türkiye için değil, küresel ölçekte benzer olaylar için de emsal teşkil edebilir. Bu dava, iklim mücadelesinde devletin rolü ve sorumluluğu bakımdan da son derece önemli bir örnek oluşturacak.
Orak hücreli anemi hastalarının iyi bakım şartlarında ortalama yaşam süresi ülkemizde maalesef 45 yıl. Abdülbari Koç ise 44 yaşında!
Abdülbari Koç belki de temiz hava hakkı için açtığı davanın sonucunu göremeyecek. Ama biz yanında olursak ve herkes için temiz hava hakkını savunursak Türkiye’de ve dünyada çok şey değişecek.
Siz de temiz hava hakkı için mahkemeye giden Türkiye’deki ilk kişinin nefes kesen hukuk mücadelesinde yanında olun!
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın