Volkan Yılmaz: Kaçak yapılar tek tek yıkılacak. Yıkmazsam yakam burada, gelip yapışabilirsiniz.
SİLİVRİSilivri Belediye Başkanı Sayın Volkan Yılmaz, Hayvan Yetiştiricilerine Aşı Desteği Programı'nda konuştu. İstanbul İl Tarım Müdürlüğü ile Silivri Belediyesi arasında yapılan "Ücretsiz Aşı Temini ve Uygulaması Protokolü İmza Töreni"nde konuşma yapan Yılmaz, , İl tarım müdürü Ahmet Yavuz Karaca’ya teşekkür etti. Başkan Yılmaz kaçak yapılar ile ilgili çok net konuştu.
Hayvan Yetiştiricilerine Aşı Desteği Programı
Ücretsiz aşı temini ve uygulama Protokolü imza töreni
1 Haziran 2022 Çarşamba günü Silivri'de düzenlenen, Hayvan Yetiştiricilerine Aşı Desteği Programı'nda, Silivri Belediyesi ile İstanbul İl Tarım Müdürlüğü arasında yapılan "Ücretsiz Aşı Temini ve Uygulaması Protokolü İmza Töreni"ne Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, İlçe Tarım ve Orman Müdürü Nuri Ertuğrul, Silivri Kaymakamı Tolga Toğan, muhtarlar, çiftçiler ve diğer davetliler katıldı.
Programda konuşma yapan Yılmaz, Silivri Belediyesi olarak çiftçilere ve hayvancılara verdikleri desteklerden bahsettikten sonra konuşmasının bir bölümünde, kaçak yapılarla mücadelede ne derece kararlı olduklarını, "Ama şunu da söyleyeyim, bu kardeşiniz karvizitinde ne yazarsa yazsın abisi, amcası, dayısı kim olursa olsun, tarım arazisine kaçak olarak yapılan yapıları tek tek yıkacak arkadaşlar. Eğer ben yıkmaz isem, eğer ben tarım topraklarındaki kaçak yapılarla ilgili işlem yapmazsam işte yakam burada. Gelip yapışabilirsiniz." sözleriyle ifade etti.
Belediye Başkanı Sayın Volkan Yılmaz'ın konuşması
Kıymetli kaymakamım, değerli ilçe müdürüm, Kıymetli meclis üyelerimiz, ziraat odamızın değerli başkanı, muhtarlarım, ama her şeyden önce gönlünü, kalbini, yüreğini bu topraklardan ayırmamış bu topraklara inanmış, bu topraklara alın terini akıtmaya devam eden eli nasırlı çiftçi kardeşlerim, köylü kardeşlerim hepinizi muhabbetle, hasretle kucaklıyorum, hepiniz hoş geldiniz, şerefler verdiniz.
Evet, göreve geldiğimiz ilk günden bugüne kadar esasında, şunu ifade etmek istiyorum. 2019 yılı mart ayında seçildikten sonra dedim ki; Silivri yalnızca bir tatil beldesi değil. Silivri yalnızca çarşı meydanından sahilinden ibaret değil. Silivri'nin köyleri var. Silivri'nin en büyük potansiyelini içerisinde barındıran verimli toprakları var. Tarım var, hayvancılık var dedik. Ve bu düşüncelerle herkesin “bu ülkede tarım mı kaldı? Silivri'de tarım mı kaldı, hayvancılık mı kaldı? Toprakları ne zaman imara açacaksınız? Tarım topraklarına ne zaman inşaat ruhsatı vereceksiniz?” değerlendirmeleri oldu. Ama biz şunu söyledik. Silivri'de bir gün tarım toprakları imarlı topraklardan daha değerli olacak. Bir iddia ortaya koyduk ve Silivri Belediyesi'yle Silivri Belediyesi'nin Tarım Hizmetleri Müdürü'yle “Silivri için üretmeye, Türkiye için geliştirmeye devam edeceğiz” diye bir sloganla yola çıktık. İlk gün bunu tarım müdürlerimizle, arkadaşlarımızla, mesai arkadaşlarımızla... Her biri teşekkürü fazlasıyla hak ediyor.
Üç yüz dönüm belediyenin ekilmeyen, dikilmeyen arazilerinde bu serüvene başladık. Daha sonra şunu fark ettik. Silivri Belediyesi'nin hepsinde sizin hakkınız olan arazileri maalesef ki kimin biçtiği belli olmayan ya da -bunu söylemekte artık bir beis görmüyorum- siyasi kaygılarla bir takım torpilli arkadaşlara bedel almaksızın verilmiş.
Şunu söyledik. Bu toprakları işgal eden, bu toprakları ücretsiz bir şekilde ekenler derhal bu toprakları bırakacak. Silivri Belediyesi ve biz bu toprakları işleyeceğiz. Buradan kazandığımız ürünleri, ürün olarak Silivri de çiftçilik hayvancılık yapan vatandaşlarımızla paylaşacağız.
Biraz önce Varol Bey'in de ifade ettiği gibi, belki küçük ama onlara soluk olacak, nefes olacak, tekrar üretmelerini teşvik edecek ve tekrar tarımın ve tarımla dertlenen yöneticilerin olduğunu hatırlatmak amacıyla bugün bu yıl üç bin altı yüz dönüm arazide Silivri Belediyesi çiftçilik yapıyor, hayvancılık yapan arkadaşlarımıza destek amaçlı ürünler ekiliyor.
Bakın biz yerli, milli sertifikalı ürüne destek oluyoruz ve bunların ekimini yapıyoruz. Tohum ve arpa desteğimiz, saman desteğimiz, silajlık, mısır desteğimiz, fide desteğimiz, yine çiftçilerimize, hayvancılarımıza bu yıl başlattığımız, hayvansal gübrelerin, taban gübresi olarak toprakla buluşması için hiçbir ücret almadan.
Biraz önce hanımefendiyle konuştuk. On yedi tane ineğim var dedi. Dedim ki yeni projemizden haberiniz var mı? Biz kepçe maaliyetinden, kamyon maliyetinden, mazot maliyetinden sizi kurtarıyoruz. Katı, gübre, serpme makinesi satın aldık. Geliyoruz ahırınızdan gübrenizi ücretsiz bir şekilde bertaraf ediyoruz ve şunu soruyoruz. Ektiğiniz biçtiğiniz bir arsa, bir tarla varsa bu gübre makinesiyle de homojen bir şekilde gübrenizi tarlanıza ücretsiz bir şekilde atıyoruz. Bu uygulamaya da başladık.
Şunu söyleyeyim. Yani belki saman deyip geçiyoruz. Şimdi yem bezelyesi ektik üç yüz elli dönüm. Besin değeri yüksek, kaba yem ihtiyacı için.
Ama ben şunu da gördüm Değirmenköy'de. İki tane ineğiyle torunuyla beraber yaşayan yetmiş yaşında bir annemizin elli balya saman için döktüğü gözyaşını da ben paylaştım. Mustafa Eren burada. Canlı olarak bizi telefonda konuşturdular.
Onun için bu topraklardan gönlünü ayırmayan… Ama kösele ayakkabılarla şehrin kaldırımlarında gezip tarım hikayesi anlatanlara da burada ders veriyoruz arkadaşlar. Öyle hikaye anlatarak tanım olmaz, hikaye anlatarak çiftçinin hayvancılığın yanında olunmaz. Sabah tıraşını olacaksınız, takım elbiseni giyeceksin. Kösele ayakkabıları giyeceksin, rugan ayakkabılarını. Kaldırımlardan tıkır tıkır sahilin çay bahçesinde gezeceksin. “Tarımı biz başlattık. Tarım ve hayvancılığı biz yaptık.”
Yok diyor… Türam amacına uygun kullanılmıyormuş. Ya Türam’ın yerini biliyor musunuz siz arkadaşlar? Konuşuyorsunuz ya, gel ben sana gezdireyim bakalım. Gelsin de bir gezelim, konuşalım bakalım. Ablam bir seni dinlesin, bir de beni dinlesin. Çiftçinin köylünün yerini biliyor muydunuz arkadaşlar?
“Beş yıldan beş yıla ceketi koyarım. Cumhuriyet Halk Partili seçmen nasıl olsa bana oy verir.” O günler geçti arkadaşlar. O günler geçti. Siz çiftçinin yanında, hayvancının yanında, sözde değil, alın terine ortak olarak olacaksınız.
Şimdi Varol bey çok güzel bir şey ifade etti.
Ben tabii bugünün muhteviyatıyla ilgili müdürümüz, ilçe Tarım, il Orman müdürümüz bahsetti. Konuşmamın sonunda ondan da da bahsedeceğim. Ama şunu söyleyeyim. Üretiyoruz ama üretmeye korkuyoruz. Bakın çok tehlikeli bir bilinçaltına yerleşmiş ve çiftçiyi esasında üretmekten koparan bir anlayış. Ama kaygılar son derece mantıklı ve gerçekçi. Ben diyor sütümü ürettiğim gün satamazsam ve bir kooperatifleşme mantığıyla burada bir soğuk hava depom yoksa o süt kesilirse o sütü çöpe atmak zorundayım.
Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Halk Süt Projesi'yle Silivri'nin köylerinden süt aldığını söylüyor.
Şimdi ben de buradayım. Siyaset yapmıyorum arkadaşlar. Burama kadar bazı şeyleri getiriyorlar. Algı, reklam, billboardlar afişler. Ama ortada bir iş yapmaya geldiğinde yapmadığı yoksunuz. Algıyla, makyajla bir yere kadar gidersiniz. Bu makyajlar çiftçinin, hayvancının karşısına çıktığınız zaman dökülür yüzünüzde.
Onun için burada çok önemli bir ışık esasında daha önce düşündük. Muhtarımla da bu konuda dertleştik. Acaba Silivri Belediyesi olarak biz bir öncülük yapıp hayvansal üreticilerin sütünü depolamak veya değerinde pazarlama konusunda bir birlik oluşturabilir bir kooperatif mantığıyla Silivri Belediyesi olarak öncü önder olabilir miyiz diye. Oluruz mu? Istersek oluruz. Derlerse oluruz, dertlenirsek oluruz, tasalanırsak oluruz...
Şimdi şöyle, o zaman hayvansal üreticilerin yüksek olduğu köylerdeki arkadaşlarımızla, muhtarlarımızla Kısa bir süre içerisinde bir toplantı yapalım. Sayın Kaymakamımız, İlçe Tarım Müdürümüz de olsun. Bir üretim kapasitemizi masaya yatıralım. Bir de potansiyel kapasitemizi masaya yatıralım. Küçük bir adımla başlayalım. Ondan sonra da Silivri'yi bakın iddia ediyorum ya. İstanbul yirmi milyon insana ev sahipliği yapıyor. İddia ediyorum İstanbul'un yirmi milyon insanını besleyecek bu topraklarda domateste yetişir, salatalıkta, sütte yetişir, peynir de yetişir, un da yetişir.
Biz üretirsek ama bu toprakları koruyarak, sayın kaymakamla gelirken gördük... Kaçak yapıyla olan mücadelemizi anlatacağım. Bunu da birazdan sabırlarınıza sığınarak anlatacağım. Silivri Belediyesi, bu toprakları koruyabilirsek devletin kamunun gücüyle bu toprakları koruyabilirsek bütün bu anlattıklarımızı yapabiliriz.
Silivri, tekrar söylüyorum, İstanbul'un gıda ve hayvancılık üssü olabilir. Antalya'dan domatesin gelmesine veya Ege'den, sütün gelmesine hiç gerek yok. Onun için bu konularla ilgili çalışma yapacağız.
…Ama şunu da söyleyeyim. Kaçak yapılarla iddia ediyorum Türkiye'de tarım topraklarına, hazine topraklarına yapılan kaçak yapılarla ilgili en büyük en kapsamlı ve en dirençli mücadeleyi Silivri Belediyesi yapıyor arkadaşlar. Yedi yüze yakın bugüne kadar yıktığımız bina var.
Şimdi bizi izleyen amcalarım, abilerim, kardeşlerim şunu söylediğini duyar gibiyim. “Ya iyi güzel konuşuyorsun başkanım da, benim hemen yanıma bir tane kaçak yapı yapıldı. Bunu niye yıkmıyorsun?” Birincisi, 2017 yılından önce yapılan yapıların hepsi imar barışıyla, yapı kayıt belgesini aldığı için onlara dokunamıyoruz. Ikincisi, bizim mühürlediğimiz fakat mahkeme kararıyla yürütme durdurma almış ve bunu ötelemiş. Bunu zamana yaymış kişilerin binalarını da yıkamıyoruz.
Ama şunu bilin sizden işbirliği istiyorum. Muhtarlarından işbirliği istiyorum. Binalar yapılmadan çimentosu dökülmeden tuğlası görülmeden lütfen bize ihbar edin. Ama şunu da söyleyeyim bu kardeşiniz karvizitinde ne yazarsa yazsın abisi, amcası, dayısı kim olursa olsun tarım arazisine kaçak olarak yapılan yapıları tek tek yıkacak arkadaşlar. Eğer ben yıkmaz isem eğer ben tarım topraklarındaki kaçak yapılarla ilgili işlem yapmazsam işte yakam burada. Gelip yapışabilirsiniz. Başkanım konuşuyorsun ama boş konuşuyorsun diyebilirsiniz. Onun için biz el ele verirsek, biz gönüllerimizi birleştirip, alın terimizi birbirimize ortak edersek, beraber dertlenir, beraber kederlenirsek bu toprakları tekrar, çiçeklerin açtığı mutlu insanların yaşadığı, köyden kente göçün yaşanmadığı topraklar haline getiririz.
Genç çiftçi bulamıyorum, kadın çiftçi bulamıyorum arkadaşlar gittiğim yerlerde. Bakın Selimpaşa'da beş yüz dönüm araziyi beşer dönümlük dilimlerde kadın çiftçilerimize genç çiftçilerimize bamya ve topatan kavunu ekmek üzere ücretsiz kira almadan veriyoruz.
Danamandıra'da hepiniz bilirsiniz. Barbunya üretimi vardı. Kamyon kamyon İstanbul haline, İzmir haline barbunya giderdi. Niye bitti diye sorduğumda oradaki özellikle kadın çiftçilerimiz, işte alt gübre, üst gübre, maliyetler, fiyatlar vesaire gibi gerekçeler sunduklarında dedim ki, -on iki tane kadın üreticimiz vardı.- Hazır mısınız dedim. Alt gübre benden, üst gübre benden. Ama dediler ki kime satacağız? Varol abinin dediği gibi. Alım garantisi de benden dedim, barbunyaları ektiler. Geçen yıl hasatta bana bir sepet barbunya bırakamadılar. Hepsini satmışlardı.
Bu yıl iki katına çıkardık elli dönümün üzerinde barbunya ekildi. Ve bugün Danamandra'da hanımlar evlerine çok ciddi anlamda bir katkı sundu.
Onun için biz bugün burada, bir konuya daha temas etmek istiyorum. İstanbul'da, hayvan satış pazarı yok. Canlı hayvan satış pazarı. Havsa'da var. Hayrabolu'da var, Edirne'de var. Ama İstanbul'da böyle bir hayvan satış pazarının olması gerektiğinden hareketle yola çıktık. Şu an İstanbul'un ilk ve tek canlı hayvan satış pazarını bitirmek üzereyiz arkadaşlar. İnşallah açılışta beraber oluruz. Hazır mıyız açılışına?
Bakın Akören’deki besi işi yapan amcamın, teyzemin ürününü kurbanda veya daha haftada bir götürdüğünde keçisini, ineğini aradaki cambazın çıktığı, üretici ve tüketicinin el sıkışarak sattığı, değerinde sattığı bir hayvan pazarını inşallah önümüzdeki günlerde, belki de Kurban Bayramı'ndan önce hep beraber açılışını yapacağız.
Burada hayvanların yerleri ile ilgili büyükşehirin yapmış olduğu katkılar var. Işte Halk Süt’ü, biraz önce bahsettiğimiz Halk Süt'ün buradaki yapmış olduğu çalışmalar tam bir fiyasko. Yani üreticiye İstanbul'daki sütü İstanbul'dan Çatalca'dan Silivri'den alıyoruz söyleminin esasında boş bir söylem olduğunu ben her zaman söylüyorum. Burada da sizlerin üreticilerin karşısında test etmiş olmanın da esasında üzüntüsünü yaşıyorum.
Bir de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde şunu söyledim. Kişi başı iki ton, iki bin beş yüz, iki bin üç yüz kilo hayvan yemi dağıtılıyor. Yalnız Damızlık ve Sığırcılar Birliği'ne üye olma şartı aranıyor. Arkadaşlar, Akören’den beş kişi alabilir bunu. Dedim ki, iki ton vermeyin. Dört yüz kilogram verin ama herkese dağıtın, hayvancılık yapan herkese. Tıpkı bugün bizim burada yaptığımız gibi.
Şimdi, İl tarım müdürümüz Ahmet Yavuz Karaca’ya ve ekibine İlçe müdürümüze teşekkür etmek istiyorum. Burada şunu söylediler. Biz yıllık işte mücadele, zararlılarla mücadele, aşı maliyetlerini hayvancılarımızdan alınca üzülüyoruz. İsterken biz onlara bakıyoruz, onlar bize bakıyor.
Biz de Silivri Belediyesi'yle bir protokol yapalım. Ve bu protokol kapsamında bir yıl boyunca tüm Silivri'de, bakın, partisi, rengi, dini hiçbir şey ayrımcılık yapmaksızın tüm Silivri'deki hayvan üreticilerinin tüm aşılarını ve uygulama bedellerini ve bütün faaliyetlerini Silivri Belediyesi olarak karşılayalım dedik. Silivri Belediyesi'nden meclisimizden karar aldık meclis üyelerimize teşekkür etmek istiyorum. Ve bu yıl önümüzdeki yılla beraber yaklaşık dört yüz bin TL olan maliyeti Silivri Belediyesi olarak biz ödeyeceğiz, hayvancıya bakın burada da bu protokolde destek vermiş olacağız.
Değerli arkadaşlar biz sizinle her türlü iş birliğine açığız. Yapacağımız desteklerin çeşitlenmesi, kalitesinin artması, niteliğin artması noktasında getireceğiniz eleştirilere de açığız. Bu eleştirileri de dinlemeye hazırız. Çünkü bizim görmediğimiz, sizin pratikte yaşadıklarınız var.
Onun için bu kardeşiniz, bu evladınız, görev süresi boyunca Silivri'nin yalnızca merkezinden ibaret olmadığı, sizlerin de bu Silivri’nin bir değeri olduğunu hareketle hep sizin yanınızda olacağını, hep sizinle beraber olacağını buradan bir kez daha ifade ediyor, hepinizi en kalbi duygularımla, bol bereketli günler, haftalar yıllar diliyorum.
Hepinizi Cenabı Allah'a emanet ediyorum.
İlginizi Çekebilir