© Ay Türk Haber 2022

Otizme dair önyargıların üstüne bir çizgi çekin!

Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde, Abdi İbrahim Otsuka’dan anlamlı çağrı:

Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde, Abdi İbrahim Otsuka’dan anlamlı çağrı:

Abdi İbrahim Otsuka (AİO) Medikal Direktörlüğü; 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’ne özel, ”#Öyle Söyleme! Ön Yargılara Bir Çizgi Çek” sloganı kapsamında, otizm hakkında toplumdaki önyargılara ve yanlış bilgilere dikkat çekti. AİO’nun başlattığı ”Öyle Söyleme” hareketi”, otizmli bireylerin toplumda maruz kaldığı ötekileştirici dile karşı etkin bir mücadele yürütüyor.

ABDİ İbrahim Otsuka Medikal Direktörlüğü, 2 Nisan Dünya Otizm Günü kapsamında, hastalıkla ilgili doğru bilinen yanlışları derledi. Otizm ve otizmli bireylere yönelik önyargılara dikkat çekme ve farkındalık yaratma çalışmaları çerçevesinde, AİO’nun bu yıl için belirlediği slogan ise: ”#Öyle Söyleme! Ön Yargılara Bir Çizgi Çek.”

Doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel farklılık olarak tanımlanan otizme, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunların yol açtığı düşünülüyor.

Ekonomik durum ya da coğrafyadan bağımsız görülebiliyor

Ekonomik durum ya da çocuk yetiştirme gibi faktörlerle hiçbir ilişkisi bulunmayan otizm spektrum bozukluğuna, her coğrafyada, her toplumda ve ailede rastlanabiliyor. Tedavide en önemli faktör ise erken teşhis. Erken tanı ve doğru bir yöntemle yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde ellisinde, otizmin belirtileri kontrol altına alınabiliyor, hatta bazı otizmli çocukların ergenlik yaşına geldiklerinde diğer arkadaşlarından farklı kalmıyor.

Otizm sıklığının 2006’dan beri arttığı gözlenmiştir. Bugün her 44 çocuktan 1’inde otizm görülüyor. Otizm tek bir belirtiler kümesiyle tanımlanamadığından otizm tanısı yerini otizm spektrum bozukluklarına bırakmıştır.

Otizm sosyal etkileşim, karşısındakini anlama ve kendini ifade etme gibi ihtiyaçları karşılamak için gerekli sözel ve sözel olmayan becerilerin gelişiminde gecikme ya da sapma şeklinde tanımlanan bir gelişimsel bozukluktur. Bu duruma sıklıkla ilgi alanının kısıtlı olması ve tekrarlayıcı hareketler eşlik eder. Belirtiler tipik olarak yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkar.

1. İletişim ve toplumsal gelişim alanlarında bozukluğun olması

2. Yineleyici, sınırlayıcı ilgi ve davranışlar

3. Bu alanlardaki bozuklukların 30 ay öncesinden görülmesi

Tedavi, eğitim ve önyargılarla mücadele

Erken tanı, zamanında ve uygun müdahale ile eğitim, otizmde tedavi sonucunu olumlu etkileyen önemli faktörler. Ancak toplumun bilinçlendirilmesi de en az bu faktörler kadar önem taşıyor. Otizmli bireyler ve yakınları önyargılar ve eksik bilgi nedeniyle belli kesimlerce dışlanıyor ve olumsuz yaklaşımlara maruz kalıyor.

AİO’nun yürüttüğü ve büyük ilgi gören ”Öyle Söyleme!” hareketi de toplumda böylesi ötekileştirici dil ve davranış kalıplarının değiştirilmesine ve farkındalık yaratılmasına yönelik çabalara öncülük ediyor. AİO’nun Dünya Otizm Günü kapsamında bu yılki sloganı ise ”#Öyle Söyleme! Ön Yargılara Bir Çizgi Çek.” Amaç, toplumda otizmli bireylere yönelik ”iletişim sağlayamazlar”, ”empati kuramazlar” gibi yanlış ve temelsiz kalıpların kırılmasını sağlamak.

Otizmde erken tanı göstergeleri

- Göz teması kurmama, gözle takip etmede eksiklik

- İsmiyle seslendiğinde bakmama

- Taklit etmeme; öpücük yollama, bay bay el sallaması gibi becerilerin vaktinde gelişmemesi

- Sosyal gülümsemenin olmaması

- Gürültüye, dikkat çekici hareketlere tepkisizlik, yetersiz tepki

- Sosyal ilgi azlığı ve tekrarlayıcı davranışlar (sürekli elini bir yere vurma, arabanın tekerleğini çevirme gibi)

- Uzun süreli görsel dikkat eksikliği

- Ortamdaki bir nesneye sabitlenme ve sosyal etkileşimden uzaklaşma,

- 12. aydan itibaren anlamsız sesler çıkarma,

- El-kol-baş hareketlerinin olmaması (örneğin: işaret etme, bay bay yapma)

- 16. ayda tek sözcüklerin olmaması

- 24. ayda kendiliğinden iki sözcüklü cümlelerin olmaması

- Anne-babanın oyun ve etkileşim çabalarına tepki vermeme

- Tekrarlayan stereotipik hareketler (anlamsız el çıpma, sallanma, dönme vs.)

- Duygusal yüz ifadesinde ve mimiklerde eksiklik

- Dokunma, ses, acı gibi duyusal uyaranlara karşı bazen aşırıya kaçan bazen az tepki verme

- Anneyi tanımıyor gibi davranma, anneye gerek duymuyormuş izlenimi

- Bakım verenler tarafından nedeni anlaşılamayan ve rahatlatılamayan huzursuzluk

- Katı gıda alımında sıkıntı


Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER