EÜ’de “Uluslararası Otizme Multidisipliner Bakış Sempozyumu”
KÜLTÜR SANATEge Üniversitesi (EÜ) Engelsiz Ege Birimi Koordinatörlüğü tarafından Dünya Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla ”Uluslararası Otizme Multidisipliner Bakış Sempozyumu” gerçekleştirildi. Çevrimiçi olarak düzenlenen sempozyumun moderatörlüğünü Engelsiz Ege Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Pelin Piştav Akmeşe üstlendi.
Ege Üniversitesi (EÜ) Engelsiz Ege Birimi Koordinatörlüğü tarafından Dünya Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla ”Uluslararası Otizme Multidisipliner Bakış Sempozyumu” gerçekleştirildi. Çevrimiçi olarak düzenlenen sempozyumun moderatörlüğünü Engelsiz Ege Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Pelin Piştav Akmeşe üstlendi.
Programa, EÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezen Köse, Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğrt. Üyesi Gülce Kirazlı, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Otizm Spektrum Bozukluğu Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şerife Yücesoy Özkan, EÜ Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilay Kayhan, Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı Öğrenim Görevlisi Dr. Sinem Utanır Altay, çeşitli üniversitelerden akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Otizm Spektrum Bozukluğunun (OSB) görülme sıklığı ile ilgili bilgiler veren Doç. Dr. Sezen Köse, ”Çocukların yaklaşık yüzde ikisi, yetişkinlerin ise yüzde biri otizmden etkileniyor. Nörogelişimsel bir bozukluk olan otizm, günümüzde çok sık karşılaştığımız bir tabloya büründü. Erkeklerde, kızlardan daha fazla görülmekte. Kardeşte tekrarlama oranı ise daha fazla. Özellikle sosyal etkileşim ve iletişim becerileri olmak üzere işlevselliği belirgin düzeyde etkileyen OSB, beynin gelişimi ve beyindeki bağlantıların etkilenmesi sebebiyle ortaya çıkıyor” dedi.
”Erken tanı önemli”
Otizmli çocuklarda işitmenin değerlendirilmesi üzerine konuşan Dr. Öğr. Üyesi Gülce Kirazlı, OSB şüphesi taşıyan çocuklarda otizm tanısının koyulmadan önce odyolojik değerlendirilmelerin yapılmasının gerektiğini söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Gülce Kirazlı, ”İşitme kayıplı bir çocukla otizmli bir çocuğun bazı semptomları birbirine benzeyebilmekte. Örneğin, otizmli çocuk göz kontağı kuramaz ya da adına tepki veremez iken ileri düzey işitme kaybı olan bir çocuk da konuşulan dili anlamakta güçlük çektiği için karşısındaki kişinin yüzüne bakmayabilir ve göz kontağı kurmakta zorlanabilir. İşitme cihazı olmadan duyamayacağı için de ismine ya da yönergelere tepki vermede güçlük yaşayabilir. Bu nedenle, odyoloji klinikleri otizmli çocukların tanı öncesi ilk başvurduğu kliniklerden biri olmaktadır. KBB hekiminin otolojik muayenesi sonrasında, odyoloji uzmanı ileri odyolojik testlerle işitme kaybını saptayabilmekte ve böylece semptomların işitme kaybı ya da otizmden kaynaklanma durumu belirlenebilmektedir. İleri odyolojik testler sonucunda işitmenin normal elde edilmesi otizm tanısını güçlendirse de, otizmli çocukların bazılarında işitme kaybı da eşlik edebilmektedir” dedi.
Odyologların, otizmin ayırıcı tanısında önemli bir rolü üstlenmesinden dolayı çocuk gelişim basamakları konusunda bilgi sahibi olmaları gerektiğini ifade eden Dr. Kirazlı, ”KBB hekimleri ve odyoloji uzmanları otizmli çocukların erken tanısı, eğer işitme kaybı eşlik ediyorsa işitme cihazlı rehabilitasyonu ve ilgili bölümlere sevki açısından büyük bir rol oynamaktadır. Otizmli bir çocuğun eğitiminde olası bir başarısızlığın önlenmesi için herhangi bir işitme kaybının erken bir aşamada tespit edilmesi önemlidir. Otizmli bir çocuğun işitme düzeyi, rehabilitasyon ve eğitim programında dikkate alınmalıdır” diye konuştu.
”Kulaktan dolma bilgilere karşı kanıta dayalı uygulamalar”
Otizmde kanıta dayalı uygulamaların önemi ve gerekliliği hakkında konuşan Prof. Dr. Şerife Yücesoy Özkan, OSB yaygınlığındaki artışın etkili müdahale, eğitim ve terapi hizmetlerindeki arayışta da etkili olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Şerife Yücesoy Özkan, ”Kanıta dayalı uygulamaların; bilimsel ve deneysel araştırmalarda etkili olmuş olması, kalite değerlendirmesinden geçmiş olması, hakemli dergilerde yayınlanmış olması, farklı coğrafyalardaki araştırmacılar tarafından gerçekleştirilmiş olması ve katılımcı sayısının yirminin üzerinde olması gerekmektedir. Kanıta dayalı uygulamalara gerek duyulmasının sebebi; sosyal medya, internet gibi ortamlarda kulaktan dolma yanlış söylemlerin çok fazla olmasıdır. Hatta sahte uygulamalarla da karşılaşıyoruz. Kanıta dayalı uygulamalar, bu sahte ve yanlış söylemlere tepki olarak ortaya çıkmıştır. Öğretmenlerin ve terapistlerin kanıta dayalı olmayan, etkinliği şüphe uyandıran sahte ya da zararlı müdahaleleri belirleyebilecek eğitime sahip olmaları gerekmektedir” dedi.
”Eğitim ortamlarında öğretimsel uyarlamalar”
”Otizmli Çocuklar İçin Eğitim Ortamlarında Öğretimsel Uyarlamalar” başlıklı bir sunum yapan EÜ Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilay Kayha, öğretmenlerin yapacakları öğretimsel uyarlamaların, OSB olan öğrencilerin eğitime tam katılımları için önem taşıdığına vurgu yaptı. Öğretimsel uyarlamalarda aile, uzmanlar ve öğretmenlerin işbirliği yapması gerektiğini belirten Doç. Dr. Kayhan, ”Öğrencilerin var olan performansları, güçlü oldukları alanlar belirlenmeli ve bu performanslar göz önüne alınarak gerekli öğretim planları hazırlanmalı. Öğretimsel uyarlamalar, hem öğrencinin hem de öğretmenin motivasyonunu desteklemektedir. Öğretim sürecindeki gözlemler, paylaşımlar, değerlendirmeler öğretmenler için önem taşır. Bu yüzden öğretimsel uyarlamaları planlarken zaman, öğrencinin öğrenme özellikleri, materyal, içerik ve ortam oldukça önemlidir” diye konuştu.
Otizm ve damgalama
Otizm ve damgalama üzerine konuşan Dr. Sinem Utanır Altay, otizmli çocukların ve ailelerinin damgalamaya maruz kaldığını, medyanın da bu konuda önemli bir etkiye sahip olduğunu söyledi. Dr. Altay, ”Otizmli çocuğa sahip ebeveynler de çocukları gibi bu damgalamaya maruz kalabilmektedir. Özellikle anne, toplumsal cinsiyet rolleri faktörü sebebiyle çocuğun durumunun sorumlusu görülerek suçlanabilmektedir. Buna bağlı olarak da anne, normal annelik tanımlarına uymaması sebebiyle incitici söz ve davranışlara maruz kalabilmektedir. Medyanın kamu üzerine olan etkisinin olumlu yönde kullanılması, halkın daha bilinçli olmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle, otizm hakkında olumlu içeriklere sahip haberlerin artırılması, toplumun bilinçlenmesi ve farkındalığın arttırılması için önemlidir” dedi.
Sempozyum, konuşmacıların merak edilen soruları yanıtlamasının ardından sona erdi.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
İlginizi Çekebilir